NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 2926 >>

قوله تعالى فروح وريحان

403- "Ona Rahatlık, Güzel Rızık ve Naım Cenneti Vardır" (Vakıa 89)

 

أخبرنا بشر بن هلال قال حدثنا جعفر يعني بن سليمان عن هارون الأعور عن بديل هو بن ميسرة عن عبد الله بن شقيق عن عائشة قالت كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقرأ { فروح وريحان وجنة نعيم }

 

[-: 11502 :-] Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fe ravhun ve rayhanan ve cennete naim'' diye (Ravh kelimesindeki Ra harfini üstün olarak "rahatlık" manasında) okurdu.

 

Tuhfe: 16204

 

Diğer tahric: Ebu Davud (3991); Tirmizi (2938); Ahmed, Müsned (2452).

 

 

سورة الحديد بسم الله الرحمن الرحيم

404- Hadid Suresi

 

أخبرنا الحسين بن حريث قال أخبرنا الفضل بن موسى عن سفيان بن سعيد عن عطاء بن السائب عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال كانوا ملوكا بعد عيسى عليه السلام بدلوا التوراة والإنجيل فكان منهم مؤمنون يقرؤون التوراة والإنجيل فقيل لملوكهم ما نجد شتما أشد من شتم يشتموننا هؤلاء إنهم يقرؤون ومن لم يحكم بما أنزل الله فأولئك هم الكافرون هؤلاء الآيات مع ما يعيبونا به من أعمالنا في قراءتهم فادعهم فليقرؤوا كما نقرأ وليؤمنوا كما آمنا فدعاهم فجمعهم وعرض عليهم القتل أو يتركوا قراءة التوراة والإنجيل إلا ما بدلوا منها فقالوا ما تريدون إلى ذلك دعونا فقالت طائفة منهم ابنوا لنا أسطوانة ثم ارفعونا إليها ثم أعطونا شيئا نرفع به طعامنا وشرابنا فلا نرد عليكم وقالت طائفة دعونا نسيح في الأرض ونهيم ونشرب كما يشرب الوحش فإن قدرتم علينا في أرضكم فاقتلونا وقالت طائفة ابنوا لنا دورا في الفيافي ونحتفر الآبار ونحرث البقول فلا نرد عليكم ولا نمر بكم وليس أحد من القبائل إلا وله حميم فيهم ففعلوا ذلك فأنزل الله عز وجل ورهبانية ابتدعوها ما كتبناها عليهم إلا ابتغاء رضوان الله فما رعوها حق رعايتها والآخرون قالوا نتعبد كما تعبد فلان ونسيج كما ساح فلان ونتخذ دورا كما اتخذ فلان وهم على شركهم لا علم لهم بإيمان الذين اقتدوا به فلما بعث النبي صلى الله عليه وسلم ولم يبق منهم إلا القليل انحط رجل من صومعته وجاء سائح من سياحته وصاحب الدير من ديره فأمنوا به وصدقوه فقال الله عز وجل { يا أيها الذين آمنوا اتقوا الله وآمنوا برسوله يؤتكم كفلين من رحمته } أجرين بإيمانهم بعيسى بن مريم وتصديقهم بالتوراة والإنجيل وبإيمانهم بمحمد صلى الله عليه وسلم وتصديقهم قال ويجعل لكم نورا تمشون به القرآن واتباعهم النبي صلى الله عليه وسلم قال لئلا يعلم أهل الكتاب الذين يتشبهون بكم ألا يقدرون على شيء من فضل الله وأن الفضل بيد الله يؤتيه من يشاء والله ذو الفضل العظيم

 

[-: 11503 :-] İbn-i Abbas anlatıyor: Hz. isa'dan sonra krallar Tevrat ile incil'i değiştirdiler. O zamanki insanların içinde Tevrat ve incil'i okuyan müminler de vardı. (Bu müminlerin) Krallarına: "Bizlere, bunlar gibi sövenini görmedik. Bunlar: '' ... Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir.'' (Maide 44) ayetini okuyorlar. işte bizim için en şiddetli sövme bunlardır. Onlar, okudukları şeylerle bizi, yaptığımız işlerden dolayı ayıplıyorlar. Sen onları çağır bizim okuduğumuz şekilde okusunlar, bizim iman ettiğimiz gibi iman etsinler" dediler. Bunun üzerine kral onların hepsini çağırdı. Onlara ya öldürüleceklerini veya Tevrat ve incil'i değiştiriimiş şekliyle okumalarını teklif edince, onlar: "Bizden ne istiyorsunuz? Bırakın bizi" dediler. Müminlerden bir kısmı "Bize yüksekte bir kule yapın. Bizi oraya çıkarın, sonra bizlere yiyeceğimizi ve içeceğimizi yukarıya taşıyabileceğimiz bir şey verin. Biz de sizin aranıza gelmeyelim" dediler. Müminlerden diğer bir grup ise: "Bırakın bizi yeryüzünde serbestçe dolaşalım, rastgele gidelim. Sulardan, vahşi hayvanların içtikleri gibi içelim. Şayet bizi topraklarınızda bulursanız, öldürün" müminlerden başka bir grup da şöyle dediler: "Bize çöllerde evler yapın, biz oralarda kuyular kazar, hububat ekeriz. Ne size geliriz, ne de yanınızdan geçeriz." Bunları söyleyen gruplarınherbirinde, Tevrat ve incil'i değiştiren müşriklerin yakın akrabaları da bulunuyordu (Bu sebeple) müminlerin bu teklifi kabul edildi. "Ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet duyguları koydu k; üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin güya Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları ruhbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler"(Hadid 27} ayeti bunu anlatmaktadır. Diğer insanlar ise şöyle dediler: "Biz de falanın ibadet ettiği gibi ibadet edelim ve filanın yeryüzünde dolaştığı gibi dolaşalım. Biz de filanların çöllerde yaptıkları gibi ev yapalım." Fakat bu sözleri söyleyenler müşrik idiler. Kendilerine uydukları kimselerin imanlarının ne olduğunu bilmiyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderildiği zaman bunlardan pek az kimse kalmıştı. Bunlardan manastırında bulunan kişi oradan, gezip dolaşmakta olan kişi seyahatından, kilisesinde bulunan kimse oradan çıkıp geldiler ve Peygamber'e iman ettiler. Yüce Allah bunlar hakkında şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve Peygamberine inanın ki O, size rahmetinden iki kat versin ... " (Hadid28) Hz. isa'ya iman etmeleri Tevrat ve incil'i tasdik etmeleri ve Hz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e iman edip tasdik etmeleri sebebiyle onlara iki kat ecir verilmiştir. " ... ve size ışığında yürüyeceğiniz bir nur lutfetsin ... " (Hadid28) Bu nur, Kur'an ve Hz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e tabi olmalarıdır. "Kitap ehli bilsinler ki" (Hadid29) -size benzemeye çalışan kitab ehli- "Allah'ın lütfundan hiçbir şeyelde edemezler (bu lütfa malik değillerdir); lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir; Allah büyük lütuf sahibidir." (Hadid29)

 

Tuhfe: 5575

5909'da geçmişti.